Vardiye Nasıl Yazılır TDK? Felsefi Bir Bakış Açısıyla Düşünsel Bir Yolculuk Filozofun Gözüyle: Dil, Anlam ve Gerçeklik Dil, insanın dünyayı kavrama ve anlamlandırma biçimidir. Bir kelime, yalnızca seslerin bir araya gelmesinden ibaret değildir; o kelime, belirli bir gerçekliği, bir düşünceyi veya bir duyguyu yansıtır. Bu bağlamda, her bir sözcüğün doğru yazılışı, dilin doğru ve etkili bir aracı olmasını sağlar. Ancak doğru yazım, yalnızca dilin kurallarına uyulmasıyla sınırlı değildir; aynı zamanda bir kavramın varlığını, hakikatini ve anlamını da etkiler. Örneğin, “vardiye” kelimesinin yazılışı, Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre doğru bir biçimde “vardiya” olarak belirlenmiştir. Ancak bu kelimenin yazılışının ardında, hem dilin…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Kan Taşı Zararlı mı? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Gerçeğin İzinde Bazı konular vardır ki, onları anlamak için yalnızca bilimsel veriler değil, aynı zamanda kültürlerin ve toplumların bakış açılarını da dinlemek gerekir. “Kan taşı zararlı mı?” sorusu da tam olarak böyle bir sorudur. Kimileri onu doğanın sunduğu güçlü bir şifa kaynağı olarak görürken, kimileri ise potansiyel risklerinden söz eder. Peki gerçek nerede başlıyor, efsane nerede bitiyor? Gelin birlikte, bu kadim taşın hem küresel hem de yerel bakış açısından nasıl değerlendirildiğine yakından bakalım. — Kan Taşı: Tarih Boyunca Güç ve Şifa Sembolü Doğanın Derinliklerinden Gelen Bir Mineral Kan taşı (Bloodstone), kuvars ailesine…
Yorum Bırakİç Etmek Ne Demek TDK? — Tarihin ve Vicdanın Gölgesinde Bir Kavramın İzinde Bir tarihçi olarak geçmişi anlamaya çalışmak, yalnızca olayları kronolojik sırayla dizmek değildir. Asıl mesele, kelimelerin içindeki zaman tortusunu fark edebilmektir. “İç etmek” de bu tür kelimelerden biridir. Günümüzde sıkça olumsuz bir anlamla kullanılsa da, kökeninde derin bir toplumsal ve tarihsel dönüşüm barındırır. Bu yazıda İç etmek ne demek TDK? sorusuna yalnızca sözlük yanıtıyla değil, tarihsel ve kültürel bir perspektiften de yaklaşacağız. — TDK’ye Göre “İç Etmek” Ne Demek? Türk Dil Kurumu’na göre “iç etmek” ifadesi, “bir şeyi gizlice almak, zimmetine geçirmek, çalmak” anlamına gelir. TDK tanımı kısaca…
Yorum BırakGülbeste Ne Demek? Tarihin ve Müziğin Kesişiminde Bir Kelimenin Yolculuğu Bir Tarihçinin Gözünden: Geçmişin Notalarına Dokunmak Tarih, yalnızca savaşların, fetihlerin ve antlaşmaların kaydı değildir; aynı zamanda bir toplumun duygularının, estetik anlayışının ve ifade biçimlerinin de aynasıdır. Benim için bir kelimenin kökenine inmek, bir dönemin ruhuna dokunmak gibidir. İşte bu nedenle, “Gülbeste” kelimesiyle karşılaştığımda, yalnızca bir isim değil, bir çağın duygu dili canlanır zihnimde. Bu kelime, hem bir müzik terimi, hem bir sanat formu, hem de geçmişin incelikli estetik anlayışının sembolüdür. Gülbeste’nin Anlamı: Sesin Gül Haline Dönüşü Gülbeste, Farsça kökenli iki kelimenin birleşimidir: “Gül” (çiçek, güzellik) ve “beste” (bağlanmış, düzenlenmiş, makam).…
4 YorumKalbin Yapısı ve Özellikleri Nelerdir? Bir Hikâyenin Ritmiyle Kalbe Yolculuk Bu yazıyı bir bilgi yazısından çok, bir hikâye gibi okumayı dene. Çünkü kalpten bahsedeceğiz. Ve kalp, sadece bir organ değil; her birimizin içinde atan bir hikâyedir. Belki senin kalbin de şu anda birini hatırlıyor, bir şeyi özlüyor ya da bir karar vermek üzere. Gel, birlikte bu yolculuğa çıkalım… Bir Akşamüstü: Kalbin Hikâyesi Başlıyor O akşam, güneş şehrin üzerine yumuşak bir ışık bırakmıştı. Mert ve Elif, sahil kenarında yürürken kalp üzerine konuşmaya başlamışlardı. Mert, mühendislik okumuş, mantıkla düşünen, çözüm arayan biriydi. Elif ise psikolojiyle ilgileniyor, insan duygularının dalgalarını gözlemlemeyi seviyordu. Mert…
8 YorumGözlemevi Özellikleri Nelerdir? Toplumsal Gerçekliğin Sosyolojik Gözlem Noktaları Toplumsal yapıların ve bireylerin etkileşimini anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, bazen bir gözlemevi yalnızca yıldızları izlemek için değil, insan davranışlarını ve toplumsal dinamikleri anlamak için de vardır diye düşünürüm. Bir teleskop ne kadar uzakları gösteriyorsa, sosyolojik bir bakış da toplumu o kadar derinlemesine kavrar. “Gözlemevi” denildiğinde aklımıza ilk gelen şey bilimsel bir yapı olsa da, aslında her toplum kendi gözlemevlerine sahiptir: aile, okul, medya, mahalle… Hepsi insanı gözlemenin, anlamlandırmanın ve değerlendirme biçimlerinin merkezidir. Bu yazıda, “Gözlemevi özellikleri nelerdir?” sorusuna yalnızca teknik bir yanıt değil, aynı zamanda toplumsal bir yorum getireceğiz. Çünkü gözlem,…
Yorum BırakGöyük Han Kimdir? Moğol İmparatorluğu’nun Kısa Ömürlü, Uzun Gölgesi Göyük Han (yaklaşık 1206–1248), Cengiz Han’ın torunu, Ögedey Kağan ile Töregene Hatun’un oğludur. 1246’da Karakorum’daki büyük kurultayda Büyük Kağan seçildi ve 1248’deki ani ölümüne dek hüküm sürdü. Saltanatı kısa sürse de, Moğol siyasi kültürünün kurultay, hanedân dengeleri ve bölgesel güç merkezleri etrafında nasıl işlediğini görünür kılan kilit bir dönemdir. Tarihsel Arka Plan: Cengiz’den Sonra Düzen Arayışı 1227’de Cengiz Han’ın ölümünden sonra imparatorluk uluslara ayrılmış bir federasyon gibi işledi; nihai yönetişim ise “Büyük Kağan”da toplanıyordu. Ögedey (1229–1241) döneminde kurumsallaşma hızlandı; posta yolu (yam), vergi idaresi ve Karakorum’un başkent olarak örgütlenmesi bu evrede…
Yorum BırakGuru Nedir Din? — Ekonomik Kararların Görünmeyen Liderleri Üzerine Bir Analiz Kaynaklar sınırlıdır. İnsan, her zaman kıtlıkla yüzleşir: zaman, para, bilgi, enerji… Bir ekonomist olarak beni her zaman büyüleyen şey, bu sınırlı kaynaklarla neden bazılarının doğru, bazılarının ise yanlış kararlar aldığıdır. Tam da bu noktada, ilginç bir kavramla karşılaşırız: guru. Ama bu yazıda “guru”yu sadece dini bir figür olarak değil, ekonomik bir aktör olarak ele alacağız. Çünkü ekonomide de “guru”lar vardır: yatırım danışmanları, piyasa yorumcuları, tüketim trendlerini belirleyen kanaat önderleri… Onlar bilgi asimetrisiyle dolu bir dünyada, belirsizlik içinde yön gösterirler. Guru nedir din? sorusunu bir ekonomi penceresinden sorduğumuzda, karşımıza inançla…
Yorum BırakGulyabani Kitabının Türü Nedir? Edebiyatın Gölgesinde Korku, Mizah ve Toplumsal Eleştiri Kelimelerin, bir toplumun hayal gücüne şekil verdiğine inanırım. Her cümle bir düşüncenin yankısı, her hikâye bir çağın aynasıdır. Edebiyat, sadece anlatmakla kalmaz; bizi dönüştürür, sorgulatır, yeniden düşündürür. “Gulyabani” gibi eserler ise bu dönüşümün en canlı örneklerinden biridir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kaleminden çıkan bu eser, korkunun ardındaki mizahı, batıl inançların ardındaki gerçekleri ve toplumsal çelişkileri ustalıkla harmanlar. Peki, Gulyabani kitabının türü nedir? Bu sorunun cevabı, sadece bir tür sınıflandırmasından ibaret değildir; aynı zamanda bir dönemin ruhunu anlamanın da anahtarıdır. Gulyabani: Korku ile Gerçek Arasında Bir Edebi Deneyim “Gulyabani”, yüzeyde bir…
Yorum BırakGreyder Operatörü Nasıl Olunur? Ekonomik Bir Perspektiften Yol Açmak Bir ekonomistin gözünden bakıldığında, her meslek seçimi kıt kaynakların yönetimiyle ilgilidir. İnsan emeği, zaman, teknoloji ve sermaye sınırlıdır; dolayısıyla hangi alana yatırım yapılacağı, hangi becerinin geliştirileceği, geleceğin refah düzeyini belirler. Bu çerçevede greyder operatörü olmak da yalnızca teknik bir karar değil, aynı zamanda ekonomik bir tercihtir. Çünkü yol açmak, aslında üretim faktörleri arasında yeni bağlantılar kurmak anlamına gelir: sermayeyi toprağa, emeği altyapıya, emeği kalkınmaya bağlamak. Kaynakların Kıtlığı ve Mesleki Rasyonalite Ekonomi biliminin temel ilkesi, “kıt kaynaklar altında sınırsız ihtiyaçların dengelenmesi”dir. Greyder operatörlüğü, bu denklemin hem arz hem talep tarafında kendine özgü…
6 Yorum